Pages
▼
Monday, 21 July 2008
Benim en iyi dostum içkim sigaram...
Onlarda terk ederdi olmasa param...
Yeni bir haber olmamakla birlikte sıkıntısı baki olduğundan dile getirmeden edemiyorum...
HHAAAAARRRRGGGGGHHHHHKKKKKKK PUUUU ! Genç irisi yağız bir adam, ağzındaki baklayı çıkarmak deyimine yeni bir form kazandırmaktan utanmıyor. Ağzındaki balgamı çıkarıyor sokağımıza, ayakkabılarımızın altına ve dolayısıyla evimizin içine... Cezası var.. Yok değil... Ama tükürdüğü için cezalandırılan biri olsaydı akşam haberlerine konu olurdu canım yurdumda... Kağıt üzerinde ceza... Kağıdınıza tüküreyim...
Kapalı alanda sigara içmek yassaaaghhh arkadaşım !!!
Eyvallah... Kapalı alanda ben bile rahatsız oluyorum sigara içmekten ve içenlerden... Lakin, vapur ve deniz motorlarının "açık" kısımlarında kol gezen "höt ! yassagh arkadaşım, söndür o zııkkımı" memurları ne ayak???
Tüm samimiyetimle söylüyorum sigara içmiyor olsaydım bile bu buram buram avrupa özentiliği kokan faşistçe yasağı yine de yediremezdim... Daha düne kadar, bağımlılık yarattığını bile bile özendirilen, Tekel adlı devlet kurumunun tekelinde olan bu sakıncalı maddeye karşı husumet neden? Satılmasına izin verdiğin bir ürünü kullanmayı yasaklayan zihniyeti kınıyorum. Beni sen alıştırdın, şimdi bırak diyorsun. Sen soktun, sen çıkar o zaman.
Bir sabah uyandım ve benim gibi zıkkım-sever mutlu azınlıktan çok Duman Avcısı olduğunu gördüm. Artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz :/
Bugüne kadar hiçbir durakta, cafe veya restoranda kimsenin yüzüne sigara üflemedim... Hiçbir çocuğun olduğu mekanda tüttürmedim sigaramı... Ancak beni de cezalandırıyor bu yasa..
Ve tabii yine aynı soru : ona gelene kadar ne akıl almaz yanlışlıklar yok muydu ülkemde???
Neyse.
Bence bundan sonra kapalı alanda ağız ve ter kokusu da yasaklansın.. Hatta asansörlere özel ısı sensörleri takılsın ve gaz çıkaranı tespit etsin... 3. kata gelmeden bu soysuz tutuklansın... Şehirlerarası otobüs uçak vs. gibi toplu taşıma araçlarında çocuklar ve bebekler yasaklansın (beni en çok onlar rahatsız ediyor...bütün yol boyunca viiyyaaaakkkkk!!!) Hatta kış döneminde şehiriçi toplu taşımalarda pofuduk montlar ve sırt çantaları kullanmanın yıldırıcı cezaları olsun... Zira pek yer kaplıyorlar, sıkışıyoruz...
Bu işin sonu yok.
Yeni bir haber olmamakla birlikte sıkıntısı baki olduğundan dile getirmeden edemiyorum...
HHAAAAARRRRGGGGGHHHHHKKKKKKK PUUUU ! Genç irisi yağız bir adam, ağzındaki baklayı çıkarmak deyimine yeni bir form kazandırmaktan utanmıyor. Ağzındaki balgamı çıkarıyor sokağımıza, ayakkabılarımızın altına ve dolayısıyla evimizin içine... Cezası var.. Yok değil... Ama tükürdüğü için cezalandırılan biri olsaydı akşam haberlerine konu olurdu canım yurdumda... Kağıt üzerinde ceza... Kağıdınıza tüküreyim...
Kapalı alanda sigara içmek yassaaaghhh arkadaşım !!!
Eyvallah... Kapalı alanda ben bile rahatsız oluyorum sigara içmekten ve içenlerden... Lakin, vapur ve deniz motorlarının "açık" kısımlarında kol gezen "höt ! yassagh arkadaşım, söndür o zııkkımı" memurları ne ayak???
Tüm samimiyetimle söylüyorum sigara içmiyor olsaydım bile bu buram buram avrupa özentiliği kokan faşistçe yasağı yine de yediremezdim... Daha düne kadar, bağımlılık yarattığını bile bile özendirilen, Tekel adlı devlet kurumunun tekelinde olan bu sakıncalı maddeye karşı husumet neden? Satılmasına izin verdiğin bir ürünü kullanmayı yasaklayan zihniyeti kınıyorum. Beni sen alıştırdın, şimdi bırak diyorsun. Sen soktun, sen çıkar o zaman.
Bir sabah uyandım ve benim gibi zıkkım-sever mutlu azınlıktan çok Duman Avcısı olduğunu gördüm. Artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz :/
Bugüne kadar hiçbir durakta, cafe veya restoranda kimsenin yüzüne sigara üflemedim... Hiçbir çocuğun olduğu mekanda tüttürmedim sigaramı... Ancak beni de cezalandırıyor bu yasa..
Ve tabii yine aynı soru : ona gelene kadar ne akıl almaz yanlışlıklar yok muydu ülkemde???
Neyse.
Bence bundan sonra kapalı alanda ağız ve ter kokusu da yasaklansın.. Hatta asansörlere özel ısı sensörleri takılsın ve gaz çıkaranı tespit etsin... 3. kata gelmeden bu soysuz tutuklansın... Şehirlerarası otobüs uçak vs. gibi toplu taşıma araçlarında çocuklar ve bebekler yasaklansın (beni en çok onlar rahatsız ediyor...bütün yol boyunca viiyyaaaakkkkk!!!) Hatta kış döneminde şehiriçi toplu taşımalarda pofuduk montlar ve sırt çantaları kullanmanın yıldırıcı cezaları olsun... Zira pek yer kaplıyorlar, sıkışıyoruz...
Bu işin sonu yok.
Wednesday, 16 July 2008
An Answer to "what's up dude?" question...
This weekend has been quite busy for us -surprisingly!- starting by heatin up with Saturday fever by 80s. We met Zeynep, Nilay -my future models- and Ekin & her bf @ Balans early in the evening and had couple of beers there while listening to gorgeous 80s songs.
Zeynep / Ekin / Nilay + Ekin's bf (and yeah i'm a jerk, i don't remember his name :S )
Then we flew to a place called "Mono" inside which there was no customers =) Still, nice tunes existed ^^ That was enough for us so we got in =) Before orderin our beers we -ladies- needed to visit the restroom (so bad!) and that's when my first photography collection spawned ^^
[Thanx a zillion to my beautiful models Zeynep & Nilay .]
After this shoot we surrendered ourselves to alcohol and music... Here's the proof :
After "Jumping Around" enough, we decided to go home and pass out asap =) Yes we're gettin old and we don't pass out in streets anymore !!! we go home instead !!! ;)
I still can't believe how I managed to describe our address to the cab driver as i was so f*ckin drunk but hell with it we were home within 15 mins =)
On the way while passing the Bosphorus Bridge.
Back @ home, my precious Moumouque was waitin, lookin for some action =)
And the night was officially over ^^
----------------------------------------------------------
Deniz +1 = Onur
Then on Monday we had some lovely visitors from Ankara who actually came to Istanbul for Massive Attack concert =)
Onur & Deniz
We all met outside to chat a little and drink a bit @ Kadıköy.
They were tired and so were we.. so we went home and men started to work a little on the website that Akın created for the new-born company of Onur & Deniz which is called "Craft312" (awesome title). Here's the link for those who hasn't seen the brilliant website yet: http://www.craft312.com/
While men were workin ladies occupied the livin room for some shooting ^^ Even though i was very unsuccessful at Deniz's wishes, for my part, i captured some nice portraits of her :)
---------------------------------------------------------
Well guys, that's all for now i suppose...
I'm planing to continue on the "lavatories" series with more photos and stuff... i got some cool ideas for it.. Need more models ofc so if u wanna experience such a thing don't hesitate to contact me...
Oh btw, for those who wonders why the hell i am writing this post in English, I just wanted some of my foreign friends enjoy this shit besides just lookin at the photos :D Once Stefie aka alfie boy told me that all he sees is the pictures, the rest is just egyptian to him =) So here's one for u dude :P
Stay in peace.
Nora.
Monday, 7 July 2008
Ordu'ya Katılmak
Nora memleketinden bildiriyor...
Boztepe / ORDU
Şadırvan / ORDU
Sahil / ORDU
Bizim Evin Balkonu / ORDU
Ben daha dünkü çocuk zannederken kendimi, Ordu'ya gelince birden "dün"ün ve "çocukluk"un üzerinden ne kadar zaman geçtiğini fark ettim. Herşey çok değişmiş değişmesine ama bu noktada şehri suçlamak klişesine girmemem lazım. Ne de olsa 8 yıl önce onu terk eden bendim. Arkama bile bakmadan döndüm sırtımı kaçtım ondan. Son 8 yılı bir bir düşünüyorum da; ben, bu şehirden daha çok değişmişim. Onun kaldırımları 2 kere yenilenmişse, ben saçımı 25 kez boyatmışım, ona yeni parklar yapılmış bana yeni piercingler, o yeni mağazalarla süslenmiş ben yeni kıyafetlerle... Onun yerel ağzı sabit kalmış, ben 2 yabancı dil öğrenmişim... O, sıcaklığını, samimiyetini Karadenizliliğini korumuş, ben hepsini kaybetmişim.
Anlaşılan memleketim ben onu terk ettikten sonra hayatına devam etmiş eski bir sevgili artık. Yıllar sonra karşılaşınca istiyorum ki, hala sevsin beni, bıraktığım yerde beklesin. Garip bir rahatsızlık duydu bu karşılaşmadan, bensiz de mutlu çünkü. Gideyim istiyor, bana eskisi gibi bakmıyor.
Yarın tekrar ayrılıyorum ben de ondan. Kimbilir bir daha ne zaman karşılaşırız... Son dönem uzatmalı sevgilim İstanbul çapkın mapkın ama özlemiştir beni... Dayanamaz yokluğuma...
Peace.
Nora.
Boztepe / ORDU
Şadırvan / ORDU
Sahil / ORDU
Bizim Evin Balkonu / ORDU
"Bizim zamanımızda bunlar burda yoktu" cümlesini kurdurtan yıllara
isyanım...
Ben daha dünkü çocuk zannederken kendimi, Ordu'ya gelince birden "dün"ün ve "çocukluk"un üzerinden ne kadar zaman geçtiğini fark ettim. Herşey çok değişmiş değişmesine ama bu noktada şehri suçlamak klişesine girmemem lazım. Ne de olsa 8 yıl önce onu terk eden bendim. Arkama bile bakmadan döndüm sırtımı kaçtım ondan. Son 8 yılı bir bir düşünüyorum da; ben, bu şehirden daha çok değişmişim. Onun kaldırımları 2 kere yenilenmişse, ben saçımı 25 kez boyatmışım, ona yeni parklar yapılmış bana yeni piercingler, o yeni mağazalarla süslenmiş ben yeni kıyafetlerle... Onun yerel ağzı sabit kalmış, ben 2 yabancı dil öğrenmişim... O, sıcaklığını, samimiyetini Karadenizliliğini korumuş, ben hepsini kaybetmişim.
Anlaşılan memleketim ben onu terk ettikten sonra hayatına devam etmiş eski bir sevgili artık. Yıllar sonra karşılaşınca istiyorum ki, hala sevsin beni, bıraktığım yerde beklesin. Garip bir rahatsızlık duydu bu karşılaşmadan, bensiz de mutlu çünkü. Gideyim istiyor, bana eskisi gibi bakmıyor.
Yarın tekrar ayrılıyorum ben de ondan. Kimbilir bir daha ne zaman karşılaşırız... Son dönem uzatmalı sevgilim İstanbul çapkın mapkın ama özlemiştir beni... Dayanamaz yokluğuma...
Peace.
Nora.