Monday, 28 February 2011

Blogger (yine) kapatılıyor.


Şeytan diyor, onlar kapatmadan, sen kapa blogu !

İyice oyuncak edildi bu iş.

Bence seçimlere kadar kapalı kalsın, belki azıcık dank eder canım ülkeme.

Yine digitürk ve yine maç yayını sebep gibi duruyor.

Çok affedersiniz de; BANA NE??!!!

Hayatımda oturup bir kez bile bir maçı başından sonuna kadar izlememiş biri olarak, benim blogum neden kapatılıyor???

Herşeyin fazlası zarar.

Bak demokrasiden(!), özgürlükten(!) burnumuz boktan çıkmaz oldu.

2008'de yine aynı bu görselle bir yazı yazmışım. Pek de bir şey değişmemiş anlaşılan.

Alıcılarınızın ayarıyla oynamayın, sayın seyiciler, mahkeme kararıyla bu bloga giriş, fikirlerimizi özgürce ifade etmek bir sonraki karara dek DURDURULMUŞTUR.

Bu vesileyle aylar, yıllar evvel açtığım norawashere.wordpress.com 'a biraz ilgi göstereyim madem.


peace.


nora

Thursday, 17 February 2011

It's Hesi's b'day !!!

Bebeğim Hesişkomun doğum günü bugün !!!

Yurt çapında kutlamalara başlayabiliriz !!!

Ama önce Mumuk Efendi'nin söylemek istediği bir şey var :






Mih mih mih !!!

İyi ki doğdun da iyi ki tanıdım seni canım arkadaşım !


<3

Ankara Postası.


Geçtiğimiz haftasonu Ankara'daydım. Ablamı şatosunda ziyarete gittim =) Bol bol kopiş sevdim dolayısıyla... 


Ablamın 3 tane bebeği var =) 


Irma ile Alice'i tanıyorsunuz zaten... Bir de "Oğlum" eklendi onlara 5-6 ay önce =) Biz ailecek adam olmayız orası kesin =) (bir sonraki postada hak vericeksiniz bana :P)


 Oğlum dünyanın en uslu köpeği... Panora'nın orada açlıktan ölmek üzere baygın yatarken bulundu :(
Artık öyle bir derdi yok ama !!!

 Alice Hanım da dünyanın en cazgır köpüşü, onu hepimiz biliyoruz zaten =)


Ve dünyanın en manyak köpişi: Irma !!! Sırf sevicem diye boğazımı boydan boya çizdi yine... :S Tam bir kuduruk!


----------------------------------


Efendim hazır teee Ankara'lara gitmişken uzuuuun zamandır görüşmek istediğim 2 cici blogger arkadaşla da buluştum! Yalnız çok kısıtlı zamana çok fazla hikaye sıkıştırmaya çalıştığımdan o iki arkadaş beni inanılmaz geveze biri olarak tanımış oldular mhihihihih :D 

Allegra'nde dünya tatlısı bebişini annesine teslim edip eşiyle birlikte Kıtır'a geldiler... Çok uzun zamandır birbirimizi çeşitli platformlarda takip ettiğimizden hiç de ilk kez buluşmuşuz gibi olmadı... Kendisi de eşi de dünyaaaaaa tatlısı insanlar.... Doyamadım resmen sohbete !!!






Yaramaz çocuklar gibiyiz, kıkırdamadan duramamışız :D:D:D Birlikte fotoğraflarımızın hepsi ya net değil ya da böyleyiz işte =)

Evde bebiş beklediğinden Allem ve eşi erkenden ayrılmak zorunda kaldılar... =(


Veeee sonra Göksucum geldiiiiii !!!

Kendisini BBBB postamdan tanırsınız... =)

O sırada aynı mekanda olan kuzencim zırt pırt masaya gelip sohbetimizi bölse de biz yine de bıcır bıcır bir sürü konuştuk :D Hatta o kadar kaptırmışım ki, Göksu'nun tek bir kare fotosunu çekmemişim >.< Çok sinir oldum kendime... :/ Ben ilüstrasyonunu çizerim buluşmanın onu koyarsın dedi :D O zaman bekliyorum :D Bu arada hani kendini de çiziyor ya? Cidden benziyor yahu !!! 



Efendim Göksucuğuma da hayat hikayemi özetledikten sonra, yıllar önce Ankara'da yaşarken -eşimden bağımsız bir şekilde kanka ötesi olduğum- eşimin okuldan arkadaşlarına, zamanının "kızlargecesi" ekibine ve de alkole teslim ettim kendimi :D Sanki aradan 4 yıl geçmemişcesine sağlam bir kızlargecesi yaptık yine !!! (Bazı fotolar inanılmaz ışıksız ortamlarda çekildi, kalite oldukça düşük, sorry.)



Önce 21 diye bir yere, sonrasında da IF'e geçtik... Deli sarhoş olduk, deli dans ettik... Çoooook eğlendik !!! Bu arada ekipte blogu olan arkadaşlarımı da buradan yazayım; Ekincim, Deniz+1ciğim, Hichcim... Hich ile daha önce de tanışmıştık ama o gece birlikte mekanı kapatana dek içince süper samimi olduk ! ^_^



Ağzımız burnumuz yavaştan kaymaya başlamış :P


Bütün Ankara IF'teydi o gece anladığım kadarıyla... :S

Adını doğru hatırlıyorsam, Bonustrack adlı grup vardı sahnede ve şahanelerdi ! 







Ve Ankara maceram ertesi günkü baş/boğaz ağrıları, mide bulantısı vs. ile son buldu =) Sağlam akşamdan kalma vaziyette evime, kocama, çocuklarıma kavuştum Pazar gecesi... Artık 20 yaşında değilim onu anladım ben =) 

Buluşan, gelen, herkese teşekkürler !!! İlk fırsatta yine gelmezsem !!! ^_^


peace.


nora

Wednesday, 16 February 2011

Mobil Posta: Latest News.


Heya millet! 

 Sınavların açıklanması vs. derken minicik tatilin sonuna geldim... Sayenizde tüm derslerden geçtim enerji pıtlangıçlarım. Hakkınızı ödeyemem! 

Geçen hafta Ankara'ya attım kendimi okul başlamadan bir gideyim dedim... Çoooookkk cici bloggerlarla tanıştım, bol bol kopiş sevdim, aylar sonra saçımı boyattım!... 

Bir de sevgililer günü hediyesi kapsamında kendimi ve kociyi spora yazdırdım. Dün başladık, bu kez azimliyiz =) 

Çok yakında Ankara Postası'yla karşınızda olicim. Şimdi derse yetişmem lazım!!! 

Peace.

Sunday, 6 February 2011

New Obsession : PS3 Move




Aslında bu yazıyı tee Aralık ayında yazacaktım ama... Ancak sıra geldi :D

Efendim yeni manyaklığımızdan bahsediyorum, PS3 + Move . İlk oynadığımızda "oha gelecekte yaşıyoruz resmen!" dedim. Evet dedim bunu. Bazen olduğumdan 45 yaş daha yaşlı söylemlerde bulunabiliyorum.


Bundan böyle arkadaş ortamlarının kralıyız sayesinde... Önceden "hadi bize gelin!" dediğimiz insanlar zaman zaman türlü bahanelerle ertelerlerdi ziyaretlerini... Artık "hadi gelin Move falan takılırız..." diyoruz yarım ağızla; kimse reddetmiyor =) 

Bir adet Sports Championship oyunumuz ve Singstar Dance'imiz var ki, oynadıktan sonra 3 kilo vermiş gibi hissediyorum :D Ok atmalar, masa tenisi oynamalar, kılıç kalkan birbirimize girişmeler oyunu Sports Championship... Ama oyun gibi değil... Wii'deki gibi hiç değil. Çok ama çok gerçekçi her şey.

Singstar Dance ise benim favorim, yılbaşında bile onu oynadık yani :D Bir yandan karaoke yapıyor, bir yandan dans ediyorsun... Bir de istersen bu rezilliğini kaydediyorsun :D:D:D

Elimde ciddi görüntüler var şantaj niteliği taşıyabilecek mwhahahah :D:D:D

Kendi rezilliğimi ise belki sonra paylaşırım sizlerle :D Şimdi utandım :D


Bir kaç hafta önce hem komşumuz hem de çok yakın arkadaşlarımız olan Nilay'lara yemeğe davetliydik... Onlara da hediye gelmiş Move paketi... Dedik süper bizim konsolları da kaptık geliyoruz ! :D Efenim önce şöyle bir sofra karşıladı bizi.. Bir süre PS'e ilgi gösteremedik haliyle... 


Bu şaheserleri silip süpürdükten sonra Move eğlencesi başladı... Ne kadar kalabalık, o kadar çok eğlence, orası kesin.


Ev sahibemiz okçulukta hünerlerini gösterirken... =)

Ev partilerinde inanılmaz zevkli oluyor velhasıl... Hele PS3'ünüz zaten varsa hiç durmayın hemen alın bir Move paketi... 

Biz bir de Heavy Rain'in move compatible halini aldık, (ben yeğenimde bitirmiştim o oyunu, bunu Akın için aldım) o da ayrı şahane... O oyun zaten bir efsane, bir de Move'la tadından yenmiyor :D

Başka bir postta Move maceramızın videolarını da paylaşicim =)

Stay Tuned.

nora

Saturday, 5 February 2011

This is Rakı talking.



Normalde herhangi bir gündemi, siyasi olsun olmasın herkesin konuştuğu/konuşmaya hak gördüğü konuyu buraya, bloguma pek yansıtan bir insan değilim.

Burası daha çok bana ait yaşanmışlıklar, hatta en çok da fotoğrafların yeri. "Blogumu takip eden insanların gözü gönlü açılsın" mekanı.

Ancak son bir kaç gündür susmayı becerdiğim Defne Joy Foster konusunda sanırım bu gece tükettiğim rakı miktarı nedeniyle daha fazla susamayacağım.

Yıllar yıllar önce, ben henüz her bir boka özenen bir çocuk iken, Çat kapı diye bir program vardı TV'de. Ünlülerin evlerine giden esmer güzeli bir hatun her yeri didik didik eder, enerjisiyle televizyona bağlardı beni ve hatta ailemi.

Bir süre sonra safi ünlü evi merakından öteye geçmişti bu program. O esmer kızı dört gözle bekler olmuştuk.

Ekrandan yüz milyon enerji partikülü saçılır, biz de çekirdek çitleyerek yutardık hepsini.

Benim DJF'a dair sevgim, böyle saf bir döneme denk geliyor.

Son zamanlarda yeniden popüler olmuş, hiç de haz etmediğim Acur Bey'in programında yeniden gündeme gelmiş, inanın haberim bile yoktu.

Ha bilsem, sırf Defne için izlerdim o programı, samimi söylüyorum.

Neyse, geçtiğimiz gün CNNTürk'ün "Defne Joy Foster Ölü Bulundu" twitiyle uyandım.

Seneler evvel bir kaç hafta önce görüştüğüm bir arkadaşımın şehit ilan edildiği günkü gibi gerçek üstü bir his kapladı.

Abartmıyorum.

Ölümün soğuk elleri nah çekiyordu suratıma.

Çünkü bu kadar "hayat dolu" bir şey bu kadar "yok" olamazdı.

İster inanın, ister inanmayın, çok ama çok etkilendim.

Pırt yapsam twitini atarım ama bu konuda tek bir söz söyleyemedim.

Çocukluğum, gençliğim, havalılığım, eğlencem ölmüş o gece.

Hem de 32 gibi komik bir yaşta.

Öylesine beklenmedik, öylesine karın boşluğuna bir yumruk.

Saatler geçmeden, hakkında yazılanlar... offf.... işte bunları hiç beklemiyordum asıl...

Başkasının evindeymiş, alkol almış... vs. vs. hepiniz benden çok görmüşsünüzdür yazılanları... İşi laikliğe bağlayanlar, ahlak polisliği yapanlar, komedi üstüne komedi...

Ama bu olay hiç komik değil ki??? Bir dakika... bir durun yahu... Gencecik kadın, gencecik bir anne, gitti. Bitti. Yok artık.

Bu kadının özel hayatını da yıllardır izlemiyoruz saniyesi saniyesine... Hani bizden borç istedi de cebimizden mi verdik? Akşam geldi de bir çay mı koyduk? Yooo... Sadece eğlendirdi bizi. Hakkında doğru dürüst bir bilgiye de sahip değiliz açıkçası... Eeee??? Gidişinin ardından taziye iletmek dışında ne kalıyor bize? Ben söyleyeyim; bok yemek... Ne fazlası, ne de azı...

Rica edicem, bir sabah açın ve Müge Anlı'nın programını izleyin... "Sıradan" insanların, ailelerin nasıl "tren yaptığını" ne komplolarla kanından canından insanları katlettiğine şahitlik edin. Yurdumun en ücra köşesinde nasıl sapkınlıklar dönüyor bir görün.

Henüz yıl geçmedi, Siirt'te iki küçük kızkardeşin 2 sene boyunca düzenli olarak tecavüze uğraması ve "biz içimizde hallederiz bu meseleyi" açıklamalarının üstünden.

Her gün hayvanlara tecavüz ediliyor. Her gün. Bahsi bile geçmiyor gündemde.

DJF kocasını aldatmışmış.... Vay be ?!!! Ne mühim olay... Kadının kocası gocunmuyor, acısını yaşıyor, tüm sevenleri bir gidenin ardından saygısızlık etmemek uğruna yorum dahi yapmıyor... Ancak prim budalası bir kaç şerefsiz akbaba gibi atlıyor...

İnanın ben utanıyorum bu şerefsizler konuştukça.

Hele bir de Bay Çükükalkmaz bir yazı yazıyor ki, su testisi, su yolu bağlantılı. Oyyyy. Uzun zamandır beklediği, tüm tepkileri çekebileceği, adından konuşturabileceği fırsat geçiyor eline.

Pislik.

Bir de "kerata" diyor ya en çok o koydu bana... Erkeğin elinin kiri nasılsa...

Hatırlıyorum da, "yavşak" kelimesini ilk o adam için duymuştum hayatımda... Babam derdi; "pişmiş kelle gibi sırıtıyor, yavşak"... Gerçekten literatüre geçmeli, bu adam bu sözün karşılığı olarak.

Nokta.

Çok uzattım farkındayım. Çoğunuz buraya kadar okumadınız bile. Kalanınız da "ulan memleket meselesi için bu kadar yazmaz?!" diyorsunuzdur.

Dedim ya, bu blog daha çok pozitif enerji yüklemek için. Her yerde duyduğunuz, gördüğünüz şeyleri tekrarlamak için değil aslında. Ancak bu olay bildiğin kanıma dokundu, arkadaş. Kadınlığıma dokundu. Acıttı canımı.

Yine de susardım ya, rakı affetmedi.

Bu arada rica edicem, eğer fenalaşırsam, lütfen adam gibi 112'yi arayın ya da en kötü bi taksiye atıp en yakın hastaneye götürün beni. Tavuk gibi etrafta klinik falan aramayın... Çok saçma çünkü...

peace.

nora

Cici Ziyaret ve Şaşkın Mumuk.



Yine gecikmiş bir post ile karşınızdayım gönül tostları...

Aylar aylar önce, çoooook sevdiğimiz arkadaşlarımız Deniz+1 ile Zan ve dünyanın en yakışıklı bebeği Rüzgar bizi ziyarete gelmişlerdi... Dolu dolu bir kaç gün geçirmiştik birlikte... Misafirliklerinden hiç ama hiç sıkılmayacağım süper insanlar... Çok özledim şimdi bunları yazınca... :/

Bu vesileyle Mumuk Efendi de hayatında ilk defa bir çocukla karşılaşmış oldu... Bir saniye yanından ayrılmadı kuduruk =) Ama cidden bu kedüşler bebeğin bebek olduğunu anlıyorlar... Ben aman çizer mizer diye panik olmuştum başta ama hiçbir vukuat yaşanmadı... Şaşkın şaşkın gölgesi oldu Rüzgar bebeğin...


Bol bol gezdik... Zaten bi Denizcimler gelince bu kadar geziyoruz... Onlar yokken yapışıyoruz eve :D




Hadi yine gelin !!!! PliiizzzzzzZZZZ!!!



peace.

nora