Tuesday 24 June 2008

Muhafazakar Phone Sex

Bu günceyi açma nedemlerimden biri olan bu "gülsek mi ağlasak mı" tarzındaki olayı anlatmayı unuttuğuma inanamıyorum. Neyse ki, hiçbirşeyin için geç değil. İyi dinleyin...






Sıcak bir Beşiktaş öğleden sonrasında 10dk lık mesafeyi yürümeye üşenip Ortaköy'e gitmek üzere otobüse bindim. Çırağan Caddesinde ferah ferah eteklerim uçuşarak yürümek varken, tıklım tıklım dolu, tanımadığım ve muhtemelen bir daha hiç görmeyeceğim birçok yabancıyla otobüs kisvesi altında samimi bir şekilde yol alıyordum... Orta kapıya yaslanmış, gömlek düğmeleri boğazına kadar kapalı ancak kravatsız bir adamla kalabalık gereği samimi bir şekilde seyir halindeyiz. Adam telefonda ve kullandığı jargon dolayısıyla kendisinin muhafazakar retikulum olduğunu anlıyoruz. Bu şaşırtıcı bir şey değil. İki kişiyiz ve ampul olan o.





İzafiyet teorisi çerçevesinde verdiğim pozdan ötürü 10 dakikalık yol bitmek bilmiyor ve ben de mösyö ampul'ün konuşmalarına kulak kesiliyorum. Hattın diğer ucundaki bayan "Cilveliköy"den katılıyor anladığım kadarıyla çünkü bariz fingirdeşiyorlar. Duymamazlıktan gelemiyorum, dünya ahiret manitasıyla flört eden bu arkadaş benim hayal ürünüm değil, düpedüz gerçek. Şaşırıyorum. Biraz da komik buluyorum. Konuşmanın gittiği yönden tedirginlik duymaya başlıyorum. Ben bunları yaparken, bu enerji tasavvuflu ampul abi , ineceğim durağa 5 saniye kala, bombayı patlatıyor; yatak odası sesiyle ağzından şu cümle çıkıyor:



"Başörtün ne renk?"

Dumur.

Wednesday 11 June 2008

Bi Kedi Gördüm Sanki...

Gerçek : İnsanın hayatında extra güzel şeyler olmaya başlayınca, onun
hakkında yazmak yerine, o güzel şeyi yaşamayı tercih ediyorsunuz.





Bizim son dönemdeki gerçeğimiz, bildiğiniz gibi bu minik canavar kedicik. Onu ilk bulduğum andaki hali gözümün önünden gitmemekle birlikte, bu kadar hızlı nasıl iyileşti, şaşırıyorum. Gözlerindeki iltihaplar tamamen bitti, enfeksiyon da oldukça azaldı; hatta görünürde hiçbirşey kalmadı. Tarifi zor bir mutluluk.



Elbette her güzel şeyin bir bedeli var. Benim ödemeye razı olduğum bedel ise, bu ufaklığın bizim sıcak yuvamızı koca bir tuvalet olarak görüp, canının istediği yere "kabahatini" yapması =) Tamamen iyileştiğinde bu duruma kesin çözüm bulmayı umuyorum.



Birkaç fotograftan zarar gelmez sanırım... Bebeğimi daha yakından tanımak isteyenlere ithafen...














Monday 2 June 2008

Eyes Wide Shut

İki gün önce, yorucu bir Cuma gününün sonunda tam "kendimi eve bir atsam, bütün acılarım sona erecek" şeklinde dram yaratmışken, apartmanın önüne geldiğimde karşısında direnemeyeceğim bir güçle karşılaştım. Gözleri tamamen kapalı, herhangi bir fare boyutlarında miyavlamaya hali olmayan bir yavru kedi.


Önce yeni doğmuş bir kedi olduğunu zannedip 3-4 dk kadar ne yapmam gerektiğini düşünürken bu inanılmaz sevimli bebeği sevmeye başladım. Sonra çok da engin olmayan kedi bilgime danışarak, bu yavrunun yeni doğmuştan biraz büyük olduğuna karar verdim. İyi de o zaman gözleri neden kapalıydı? Konuştukça kafasını yukarı doğru kaldırıp beni görmeye çalıştığını düşündüm. Apartman duvarının üstünde, çılgınca esen rüzgardan donmakta olan bu pisi, sanırım hastaydı.


Alt komşum o sırada eve gelmek gibi bir hata yaptı ve onu da kendi çaresizliğime ortak ederek, veterinerin yolunu tuttuk.



Bir aydan daha az bir zamandır hayatta olan pisiciğin, neler çektiğini öğrenince boğazım düğümlendi. Üst solunum yollarında enfeksiyon ve boğazında "iyileşmiş" bir yarası vardı. Minik kedi kimbilir neler çekmişti :(


Yavrunun bakılması gerekiyordu. Bütün pirelerine, gözlerinden ve burnundan akan iltihaba rağmen 2 günde bu bebek bizi kendine aşık etmeyi başardı.

Biricik kocamın bu konularda usta olduğunu da böylece fark etmiş oldum. Ben hayvana acıyan gözlerle bakıp napsam diye düşünürken, Akın, hayvanın karnını doyurup, gözlerini temizleyip, ilaçlarını verip rahatlatıyordu =)





Artık salonumuzu işgal etmiş bir "Pire-ns" var.

Evimizin küçüklüğü ve benim seyrek temizlik anlayışıma rağmen kocacımla son kararımız, "yeter ki iyileşsin, bakarız ya ! " şeklinde.

Sürekli anne memesi arayan bi bebek daha.. Akın'ın vücudundaki denemelerden sonuç alamayınca, sonunda onu beslemek için mükemmel yolu bulduk =)
Bakınız:
































































Bu hikayenin giriş kısmı böyle... Devamı için, herkesin pozitif enerjisini bu minik bebeğe yoğunlaştırmasını istiyorum. O iyileşicek ve 83 m2 lik evimizi bize zindan edicek umuyorum =)

Peace.

Nxx.