Tuesday 12 November 2013

1st World Problemz de Nora.

Heya millet!

Bu blogu hala takip eden var mı bilemiyorum ama bugün baktım Gutu'cum bloguna bir posta girmiş, hemen gaza geldim, eksik kalmayayım, ben de yazayım, benim neyim eksik dedim ve voila! Burdayım :)

Yalnız, sizin farkedemeyeceğiniz bir durum var. Bu yazıyı çok zor şartlarda yazıyorum arkadaşlar.

Çok ciddiyim.

Anlatayım.



Iphone'u terk edip, tam bir Android insanı olduğumdan mıdır nedir, Apple benden intikamını caaanım  bilgisayarımın bembeyaz, havalı mı havalı kablosuz klavyesini sebebini bulamayacağımız bir şekilde bozarak aldı. *1 dakikalık saygı duruşu*

Eee malum; bir Apple kablosuz klavye satın alacağıma iki çocuk okuturum mantığıyla, önce gittim Migros'tan bir paket sigara fiyatına plastiklerin yüz karası bir klavye satın aldım.

Güzelim iMac'in önünde kapkara plastik haliyle, harflerin at nalı büyüklüğündeki çirkinliğiyle, klavyeden çok daktilo hissi veren, üvey evlat gibi sırıtan yeni klavyeme içten içe gıcık olsam da, pintiliğimle gurur duyuyor, "sonuçta aynı işi görüyor?!" diyerek kendimi avutuyordum.

İLK SIKINTILAR

Önce kullandığım programların kısayollarıyla ilgili sorunlar baş gösterdi. Photoshop'un neredeyse tüm fonksiyonlarını kısayollarla kullandığımı düşünürseniz, bu sorun hayatımı bir anda alt üst edebilirdi. En kötüsü de, yeni klavyedeki CTRL tuşunun yeriydi.

Çok zor günler geçirdim dostlar. :(

İnsan bir şeyin değerini kaybedince anlarmış ya, hah ben onu, Apple klavyedeki ses tuşlarını kaybedince yaşadım.

meğer hayat onlarsız ne zormuş... ZÖPEEİİĞĞNNNKKK diye insanı sandalyesinden sıçratan bir video açtığınızda sesi kısamamanızın çaresizliğini düşünün...

VE BEKLENEN SON

Tüm bu sıkıntılara göğüs gerip, bu çirkinlik abidesine alışmaya başlamıştım ki; bir paket sigara fiyatındaki bu klavye bana neden bir paket sigara fiyatında olduğunu ispat etmek istercesine, bir hafta geçmeden zınk diye bozuldu... :/

SON ÇARE

Artık çaresizdim...

Evin bir köşesinde yer kaplayan asla kullanmayacağımızı düşündüğüm bembeyaz, kablolu, Apple marka bir klavyemiz daha vardı. Sorun kablolu olmasında değildi elbette, bilgisayar hayatına Commodore 64 ile başlayan biri olarak bunu dert etmezdim.

Bu klavyenin, daha büyük bir sorunu vardı.

(gerilim müziği arttır)

Kendisi bir F KLAVYEYDİ!!!

Evet gönül tostları, bu yazıyı size bir F klavyeden yazıyorum.

Ben bu yazıya başladığımda mevsimlerden bahar idi, şimdi kış oldu... Saçlarıma aklar düştü... Ben yaşlandım ama yazı bitmedi :(

Fakat 27 inch'in önünde nasıl görünüyor derseniz, yeni gelin gibi!!!


Sanırım önemli olan da bu???!!! ;)



Peace!



nora





NOT: Fotodaki Blogger broşu bir *noramore ürünüdür :) Reklamları izlediniz... ;)





6 yorum:

Bana Sıkça Yaz said...

Ben de kedişler, köpüşler izin vermiyor sandım. Teknolojik sorunlar hallolur inşallah :)

nora said...

Eheheh ya artık o kadar alıştım ki üzerimde 3-5 kediyle bilgisayar başında oturmaya, lambur lumbur klavyeye basarak monitörün önüne totolarını koymalarına :) Onlar zorluk gibi gelmiyor ;)

Loreathan said...

Hoşgeldin, Gutu da sen de bir kendinize gelin ya bıraktınız bu ortamları. Bu arada Hesi De wow oynamak için marketten aldığımız siyah mouse'u bağladı aehauehau. F klavye çok kabus ama hakikaten, anneler babalar gibi böyle klavyeye kırk saat bakarak yazıyorsundur kesin ahhaha. Ya görüşelim artık bu arada kayboldunuz heeee, Akın da yok ortada?
Bu arada Paris fotoları nerede kızım yaaa kaç ay geçti heee, neyse eyorlamam bu kadar, hadi size hayırlı işler

Unknown said...

Burdayız biz alooooo, gözlerim yaşardı valla üstüste ikinizin de post girdiğini görünce. Sanki ben pek bi şey yazıyomuşçasına buraya da utanmadan bu yorumu bırakıyorum ya, maşalla bana :D F klavye karşısındaki halin gözümün önüne geldi de, sesli güldüm :D öperim :*

nora said...

@Loreathan Ehuhehu valla babam benden hızlı yazıyordur şu sıralar :) Resmen yaşlandım klavye başında :) Ya Paris fotolarını oturup düzenlemek lazım, bunu yapacak zamanı bulduğum an giricim söz!

@Pinosh Ahh kuzum noldu bize ya resmen bloggerların yüzkarası olduk hepimiz :) Ayy valla F klavye başında bi yakın gözlüğüm eksik yeminle :) Du pratik olsun diye bol bol bloga yazı girim ben bu aralar madem :)

Ahmet Kamil Keleş said...

"Ucuz mal alacak kadar zengin değilim".

Ben olsaydım paraya kıyardım, uzun bir süre boyunca başka hayati olmayan harcama yapamayacak olsam bile. Sonuçta bilgisayar başı, hayatımızın önemli bir kısmının geçtiği bir yer.